Türkiye,
girişimci bir ülke olma yolunda hızla ilerliyor. Bu anlamda
uluslararası alanda yapılan araştırma sonuçlarından çıkan rakamlar
istenilen düzeyde olmasa da yine de umut verici. Küresel Girişimcilik
Raporu (Global Entrepreneurship Monitor)’un 2011 rakamlarına göre, 18-64
yaş aralığındaki potansiyel ve yeni girişimci oranlarının toplamını
ifade eden toplamgirişimcilik aktivitesi, Türkiye’de 2010 yılında yüzde
8.6 iken, 2011 yılında yüzde 11.9’a çıktı.
Zira
bu rakam 2006 yılında yüzde 6.1 seviyelerindeydi. Potansiyel
girişimcilik rakamlarındaki artışın da gözle görülür bir şekilde artış
kaydettiğini görüyoruz. Türkiye’deki potansiyel girişimci oranı 2006
yılında yüzde 2.2 iken, 2011 yılında bu oran yüzde 6.3’e çıkmış. Yine,
2006 yılında yüzde 4 olan yeni girişimci oranı da geçtiğimiz yıl yüzde
6’ya yükselmiş.
Rakamlar
bize Türkiye’nin girişimcilik anlamında altı yıl önceden çok daha
farklı bir tablo çizdiğini gösteriyor. Biz de kapak haberimizi
hazırlarken girişimciler ve girişimcilik ruhu artan Türkiye için
önümüzdeki dönem trend olabilecek karlı ve yeni iş modellerini
araştırdık. Özellikle tarım ve hayvancılıkta yeni iş fırsatları dikkat
çekiyor. Bu iş fırsatlarının çoğu da Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı tarafından destekleniyor.
Bunun
yanı sıra genç nüfusuyla övünen ancak hızla yaşlanan Türkiye’nin yaşlı
ekonomisine yönelik yeni girişimcilere ihtiyacı olduğu da başka bir
gerçek.
Çaydan
kahvaltı büfelerine süs bitkisinden su piresi yetiştiriciliğine kadar
bin TL’den bir milyon TL’ye yatırımla kadar kurabileceğiniz birbirinden
ilginç 24 iş modelini Ekonomist araştırmış.
İşte birbirinden ilginç 24 iş modeli;
BOMBUS ARISI - Devlet hormon yerine döllenmeyi teşvik ediyor
Hormonlu
üretime karşı iyi tarım uygulamaları içinde yer alan ve Tarım
Bakanlığı’nın da desteğine tabi olan bombus arıları son zamanların en
gözde girişim alanlarından biri. Bombus arıları polinasyon (döllenme)
amaçlı kullanılıyor. Döllenme için havanın belli bir sıcaklıkta olması
gerekiyor. Üretimde hormonun yerini alan bombus arılarının kullanılması
desteklenerek hormonsuz sebze meyveye geçiş hedefleniyor. Antilsan Satış
ve Pazarlama Müdürü Ulaş Yıldırım, hormonsuz üretime fırsat veren
bombus arısında en büyük üreticilerden biri olduklarını söylüyor.
Belçika ortaklı bir şirket olarak Antalya Çakırlarmevkiinde yer alan
üretim tesislerinde 350 bin kovan bombus arısı üretildiğini kaydeden
Yıldırım, bunun 200 bin kovanını Avrupa ülkelerine ihraç ettiklerini
kaydediyor. Seralardaki doğal döllenmeyi sağlayan bombus arıları üstelik
devlet teşviki kapsamında. Öyle ki, geçtiğimiz beş yıl içerisinde
bombus arısı için yapılan destek miktarı yaklaşık 6 milyon TL’ye ulaştı.
Organik ve iyi tarım uygulamaları için ayrılan destekler bu seviyede
olunca seralardaki bombus arısı kullanımı da iki katına çıktı. Bu
arıların ömürleri 45 gün ve bir kovan arının fiyatı 150 ile 200 TL
arasında değişiyor. Bir kovan arı ile 2 bin metrekarelik serada döllenme
yapılabiliyor.
DİKENLİ İNCİR - Bir diğer adı da Frenk yemişi
Kendiliğinden
doğada yetişen, kaktüsgillerden bir bitkinin meyvesi olan dikenli
incir, Mersin’in Tarsus İlçesi’ndeki köylülerin önemli geçim
kaynaklarından birisi haline geldi. Türkiye’nin hemen hemen her
yöresinde görülen ancak, Akdeniz ve Ege’de daha sık rastlanan yabani bir
bitki olan dikenli incir, halk arasında ‘Frenk inciri’, ‘Frenk yemişi’
olarak da biliniyor.
Kıraç
alanlarda, kurak ve kireçli topraklarda yetişen, ana vatanı ise Güney
Afrika olan dikenli incirin Tarsus’a bağlı köylerde hasadı yapılıyor.
Yıllık ise 150 bin ton civarında toplanıyor. Tarsus Ziraat Odası Başkanı
Ali Gezer, "Dikenli incir kırsal kesimlerde yol kenarlarında bile
kendiliğinden yetişiyor. Köylüye de sadece toplayıp satmak kalıyor”
diyor. Köylüden 20 kilogramlık sandıkta 12-13 TL’den alınan bu ürün, 60
TL’den alıcı buluyor.
Dikenli incir için özellikle Fransa’dan talep aldıklarını ifade eden Gezer,” “Ayrıca Hacettepe Üniversitesi ile yürüttüğümüz bir projeyle bu ürünü ilaç sektörüne de kazandırmayı hedefliyoruz” diyor.
Dikenli incir için özellikle Fransa’dan talep aldıklarını ifade eden Gezer,” “Ayrıca Hacettepe Üniversitesi ile yürüttüğümüz bir projeyle bu ürünü ilaç sektörüne de kazandırmayı hedefliyoruz” diyor.
SOLUCAN GÜBRESİ - Yüksek kaliteli gübrenin hammaddesi
Solucan
gübresi, 50 yılı aşkın bir süredir ABD başta olmak üzere Avrupa’da ve
dünyanın birçok başka ülkesinde üretiliyor. Her tür meyve, sebze, ağaç
ve bitki türlerinin yetiştirilmesinde de yaygın olarak kullanılıyor. Bu
solucanlara besin maddesi olarak verilen organik olarak yetiştirilen
büyükbaş hayvan dışkılarını, organik bitkisel menşeli atıkları ve geri
dönüşümde kullanılabilir nitelikte evsel ve kâğıt atıklarını, kısa süre
içerisinde dönüştürmek sureti ile oluşturdukları gübre, yüksek kalitede
bir gübre.
Bu anlamda iş fikri oluşturmuş girişimciler var. Örneğin, İstanbul ve Antalya’da bunun için kurulmuş solucan gübresi üretim tesisleri var. Siz tesis kurmasanız bile bu işe kompost kutular alarak başlayabilirsiniz. Bu kutular sayesinde, evlerinizden çöp olarak atılan sebze, meyve kabuk ve posaları, yumurta kabukları gibi değerli organik atıkları değerlendirerek, yüksek kalitede yüzde 100 organik solucan gübresine dönüştürebilirsiniz. Hatta bunu yaşadığınız mahalleye yayarak, işinizi büyütebilirsiniz. Günlük 250 gramlık evsel atık, 500 solucanla gübre haline dönüştürülebiliyor. Gübrelerin kilogramı ise 2 TL’den satılıyor. Kutuların fiyatı 250 ile 550 lira arasında değişiyor.
Bu anlamda iş fikri oluşturmuş girişimciler var. Örneğin, İstanbul ve Antalya’da bunun için kurulmuş solucan gübresi üretim tesisleri var. Siz tesis kurmasanız bile bu işe kompost kutular alarak başlayabilirsiniz. Bu kutular sayesinde, evlerinizden çöp olarak atılan sebze, meyve kabuk ve posaları, yumurta kabukları gibi değerli organik atıkları değerlendirerek, yüksek kalitede yüzde 100 organik solucan gübresine dönüştürebilirsiniz. Hatta bunu yaşadığınız mahalleye yayarak, işinizi büyütebilirsiniz. Günlük 250 gramlık evsel atık, 500 solucanla gübre haline dönüştürülebiliyor. Gübrelerin kilogramı ise 2 TL’den satılıyor. Kutuların fiyatı 250 ile 550 lira arasında değişiyor.
TATLI PATATES - Hem zahmetsiz hem de pahalı
Manavlarda
kilogramı 15-20 liradan satılan tatlı patates, Türkiye’de henüz çok
yaygın değil. Oysaki en az normal patates kadar zahmetsiz yetişiyor. Tek
farkı ise tatlı patatesin daha sıcak iklimlerde yetişiyor olması.
Türkiye’de tatlı patatesin sadece Hatay’da yetiştirildiğini söyleyen
Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Öğretim
Üyesi Doç. Dr. Mehmet Emin Çalışkan, ürünün yüksek gelir sağladığına
dikkat çekiyor.
Üniversite
olarak laboratuvarda ürünün hastalıklı genini temizlediklerini ve
verimli hale getirdiklerini belirten Çalışkan,” 3-5 yıl içerisinde bu
ürüne olan talep artacak. Güneydoğu Anadolu, Akdeniz ve Ege kıyının
bölgeleri ile Samsun, Çanakkale, Yalova, İstanbul ve Kırklareli bu
ürünün yetişmesi için ideal” diyor. Özellikle ürüne Avrupa ülkelerinden
ciddi bir talep olduğunu ifade eden Çalışkan, şu bilgileri veriyor:
“Patatesin yetişme süresi dört ay. Bir dekara yaklaşık 3 bin civarında
fide gerekiyor. Bir fidenin fiyatı ise 10 ile 20 kuruş arasında
değişiyor. Bir dekar araziden yaklaşık 50 ile 60 kilogram arasında ürün
almak mümkün.”
KALAMATA ZEYTİN - Çuvalların gözdesi
KALAMATA ZEYTİN - Çuvalların gözdesi
Sandviç
ve kanapelerin vazgeçilmezleri arasına giren kalamata zeytini, son
zamanlarda oldukça revaçta. Özellikle ABD’de oldukça moda olan kalamata
zeytini, Avrupa’da da çok tüketiliyor. Türkiye’de iri olması nedeniyle
‘eşek zeytini’ adı verilen bu tür, normal zeytinin iki katı
büyüklüğünde. Ödemiş, Tire ve Akhisar yörelerinde yetişen bu zeytin, adı
Yunanistan’ın Kalamata yöresinden geliyor. Bu zeytin sirkeyle terbiye
ediliyor ve mayalanıyor. Tadı ise turşuya benziyor. Bu zeytinin aynı
zamanda iyi bir ihraç ürünü olduğunu söyleyen Hisar Zeytincilik Gıda
Mühendisi Kemal Cengiz, “Özellikle ABD, Türkiye’den her yıl 5 bin ton
kalamata zeytini ihracatı yapıyor. Ancak üretim hala yetersiz” diyor. Bu
zeytinin yetiştiriciliğinin yanı sıra değişik ambalajlarda
pazarlamasının da yapılabileceğini kaydeden Cengiz, yaklaşık 700 bin
TL’lik yatırımla, 200 adet zeytin tankı alınabileceğini ve zeytin
kilogramının 2,5 liradan satılabileceğini ifade ediyor.
AGAVE ŞURUBU - Kaktüsten yapılan doğal şurup
AGAVE ŞURUBU - Kaktüsten yapılan doğal şurup
Agave
şurubunu son zamanlarda yemek ve özellikle tatlı tariflerinde daha sık
duymaya başladık. Aslında agave şurubu, agave kaktüsünden elde edilen
doğal bir tatlandırıcı. Agave kaktüsü aynı zamanda tekila içkisinin de
elde edildiği bir bitki. Şurup ise kaktüsün içindeki sıvı. Bu sıvı,
beyaz şekere göre yüzde 25 daha tatlı olduğundan, daha az kullanılması
yeterli oluyor. Bir diğer özelliğinin ise vücut tarafından daha kolay
metabolizma edilmesi yani kan şekerini daha az yükseltmesi olarak ifade
ediliyor. Kıvam ve renk olarak bala benzeyen bu şurup, Türkiye’ye The
LifeCo firması tarafından getiriliyor. The LifeCo’nun kurucusu Ersin
Pamuksüzer, ürünün özellikle ABD ve Avrupa’da oldukça fazla
tüketildiğini ancak Türkiye’de yeni yeni tanınmaya başladığını ifade
ediyor. Eczane, aktar ve marketlerde rahatlıkla satışı yapılabilecek bu
ürünün bayiliğini yapabilirsiniz. Agave şurubunun fiyatı ise 19 ile 195
lira arasında değişiyor.
SU PİRESİ - Akvaryumların temizlikçileri
SU PİRESİ - Akvaryumların temizlikçileri
Su
pireleri, akvaryum yetiştiriciliğinde en çok kullanılan canlı yemlerden
biri. Genel olarak su birikintilerinde su sıcaklığının 15 derece ile 22
derece arasında olduğu ortamlarda bol olarak ürüyorlar. Ülkemizde bu
gibi yerden toplanan su pirelerini mevsiminde akvaryumculardan satın
almak mümkün. Üretilen su pireleri kaliteli ve besin değerleri yüksek
ise piyasadaki balık yemi tedarikçileri ve akvaryum balıkçılığı ile
ilgilenenler tarafından rağbet görüyor. Bu konuda bir girişim yapan
Nilgün Ertürk, su pirelerinin bakteri barındırmaması ve suyu temizleme
özelliği nedeniyle akvaryumcular tarafından tercih edildiğini söylüyor.
Üretimi üç adet küçük havuzda yaptığını belirten Ertürk, “Bir poşet su
piresini 5 TL’den satmak mümkün. Üretiminize bağlı olarak ayda minimum
200 TL kazanç sağlamak mümkün” diyor.
İSTİRİDYE MANTARI - Klimalı bir çatı katında bile yetiştirilebiliyor
İSTİRİDYE MANTARI - Klimalı bir çatı katında bile yetiştirilebiliyor
Türkiye’de
tarım sektöründe yeni bir yer bulmaya başlayan istiridye mantarı da
girişimciler için de fırsat söz konusu. Avrupa’da 1900’lü yılların
başında kültür altında üretimi yapılan, Uzakdoğu’da ölümsüzlük mantarı
çeşitlerinden biri olan istiridye mantarı, dünyada beyaz kültür
mantarından sonra en çok satılan ikinci ürün olarak ifade ediliyor.
Türkiye’de bu mantarın tüketimi henüz Avrupa’nın 40’ta biri kadar olsa
da her yıl artan bir tüketim söz konusu. İstiridye mantarının tamamen
doğal şartlarda üretildiğini ve bu nedenle talep gördüğünü söyleyen
Marmara Mantar Genel Müdür Yardımcısı Halil Soyhan, bu mantarın
izolasyonlu çatı katlarında ya da bodrum katlarında klima olması
koşuluyla rahatlıkla yetiştirilebildiğini ifade ediyor. Üründen iki ayda
bir hasat alınabiliyor. 10 bin TL’lik bir yatırımla ayda iki bin TL
gelir elde edilebiliyor. Ürünün fiyatı kilogram başına 12.90 ile 15.90
TL arasında değişiyor. Marmara Mantar’ın bu işe adım atmak isteyen
girişimciler için hobi kitleri olduğunu ifade eden Soyhan,
“Kompostlarımız mantar tohumları ekilmiş her şeyiyle hazır halde
gönderiliyor. Girişimci bu kitlerle işe adım atabiliyor” diyor. Soyhan,
ürün için Avrupa ülkelerinin yanı sıra Rusya, Kazakistan, Azerbaycan ve
Ukrayna’dan da talep olduğuna dikkat çekiyor.
PORTAKAL KABUĞU - Kilosu 30 kuruş, kurutulmuş kabuğa 2 lira
PORTAKAL KABUĞU - Kilosu 30 kuruş, kurutulmuş kabuğa 2 lira
Adana ve Osmaniye çevresi ile narenciye üretiminin yoğun yapıldığı
yörelerde, üreticiler, kurutulmuş portakal kabuğu satarak para
kazanıyor. Osmaniye'nin Kadirli ilçesinde portakal kilosu bahçede 30
kuruştan, kurutulmuş kabuğu ise 2 TL'den satılıyor. Gıda, kozmetik, ilaç
sanayi gibi sektörlerde ham madde olarak kullanılan portakalın kabuğu
yurt içi piyasada alıcı bulduğu gibi Almanya, Fransa ve İngiltere gibi
Avrupa ülkelerine de ihraç ediliyor. Her yıl aralık ayında başlayan bu
iş, mayıs sonuna kadar devam ediyor. Portakal kabuğu iki şekilde
toplanıyor. Birincisimahallelerden portakal kabuklarını birilerine
toplattırabilirsiniz. İkincisi ise portakalı siz satın alıp kabuğunu
soydurabilirsiniz. Üç gün güneşte kurutulan portakal kabuğu daha sonra
çöpünden ve çürümüş kabuklardan temizleniyor. Sonra kabukları çuvallara
doldurarak sevkiyata hazır hale getiriliyor.
PONNY - Küçük atçıları geleceğe hazırlayın
PONNY - Küçük atçıları geleceğe hazırlayın
Daha çok sirklerde görmeye alıştığımız minyatür at çeşitlerinden ponny
yetiştiriciliği henüz Türkiye’de yaygın değil. Zira Türkiye’nin iklimi
bu atların yetiştiriciliğini yapmak için oldukça uygun. En küçüklerinin
boyu 42 cm, kiloları ise 20-60 arasında değişiyor. Daha çok ABD,
Arjantin ve İngiltere başta olmak üzere çok sayıda ülkede özel
çiftlikleri bulunuyor. ABD dışında henüz pet shop'lara girmeseler de
alıcılar doğrudan onların yetiştirildiği çiftliklere ulaşıyor.
Meral
Sultan Harası Müdürü Hasan Güner, özellikle erken yaşta atçılığa
başlayan çocuklar için bu atların binicilik öğrenimi açısından ideal
olduğunu vurguluyor. Atların genelde Hollanda, Belçika, Fransa gibi
ülkelerden ihraç edildiğini belirten Güner, bu iş modelinin henüz
Türkiye’de olmadığını ancak böyle bir girişimin yapılması durumunda ilgi
uyandıracağını ifade ediyor. Ponny’lerin fiyatı 5 bin Euro’dan
başlıyor. Güner, atların genellikle eğitimli olarak geldiğini
söyleyerek, “Bir adet erkek, üç adet dişi Ponny alarak bu işe
başlayabilir, atları kendiniz üretebilirsiniz. Bunun için altı ahırlık
bir alan ilk etapta yeterli” diyor.
ÇEKİRDEKSİZ LİMON - Fideler gelecek yıl girişimcilere dağıtılacak
ÇEKİRDEKSİZ LİMON - Fideler gelecek yıl girişimcilere dağıtılacak
Mersin’e
bağlı Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Müdürlüğü uzun
çalışmalar sonucunda, çekirdeksiz limon üretti. Dokuz ay tazeliğini
koruyan ve çekirdeksiz olan bu limonlar, girişimciler için farklı bir iş
modeli olabilir. Ürünün tescilinin yapıldığını söyleyen müdürlüğün
proje sorumlusu Güçer Kafa, “Dünya standartlarına göre bir ürün ürettik.
Uzun süre muhafaza edilebildiği için ürünün ihracat açısından da
avantajı var” diyor. Projeyi ABD’li bir firmanın yakından takip ettiğini
ve şu aşamada karantina testleri yaptığını belirten Kafa, aynı projeyle
Güney Afrikalı bir şirketin de ilgilendiğini ifade ediyor. Ürünü 2013
yılı sonuna kadar üreticilere sunacaklarını söyleyen Kafa, “Çekirdeksiz
limon, en büyük rakibimiz İspanya ve Arjantin’le olan rekabet gücümüzü
artıracak. Biz ‘küt diken’ dediğimiz en iyi limon çeşidini çekirdeksiz
hale getirdik. Bu da ihracatta üreticiye avantaj sağlayacak” diyor.
İSTİRİDYE - Gurme restoranlarının gözdesi
İSTİRİDYE - Gurme restoranlarının gözdesi
İstiridye,
gurme restoranlarda ve balıkçı tezgahlarında aranan bir deniz ürünü
olarak biliniyor. Lüks segmentine giren bu ürünün en önemli özelliği ise
besleyici olması. İstiridye için birçok ülkeden büyük bir talep var.
Eşeyli üreme özelliğine sahip istiridyelerde döl verimi oldukça yüksek.
Örneğin bazı türlerden birey başına, üreme mevsimi boyunca, 100 milyon
yumurta almak mümkün. İstiridye yetiştiriciliği, balık çiftliklerindeki
sisteme benzerlik gösteriyor. Yani yavrular kuluçkahanelerde üretiliyor.
Rotifer Su Ürünleri’nin sahibi Prof. Dr. Atilla Alpaz, Türkiye’de
Marmara ve Ege bölgesinin istiridye yetiştiriciliği oldukça uygun
olduğunu ancak henüz bu alanda bir pazar oluşmadığına dikkat çekiyor.
Deniz kenarında kapalı bir tesis kurularak bu işe adım atılabileceğini
ve bunun maliyetinin de 500 ile 600 bin TL arasında değişebileceğini
ifade eden Alpaz, “Geleceği oldukça parlak bir alan. Ayrıca yurtdışı
pazarlarda da bu ürün kendisine oldukça kolay yer bulabilir” diyor.
MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİ - Sütü de yoğurdu da çok makbul
MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİ - Sütü de yoğurdu da çok makbul
Manda
yetiştiriciliği yeni bir fırsat kapısı aralayabilir. Zira manda
popülasyonu son yıllarda oldukça düştü. 40 yıl önce sulak alanların
'sıtma eradikasyonu' gerekçesiyle kurutulması ve mandanın sulak alanları
sevmesi nedeniyle 1960'larda bir milyona yaklaşan manda popülasyonu
günümüzde 70 bin adede kadar gerilemiş durumda. Bu tablo, girişimciler
için bir fırsat kapısı olarak tanımlanıyor. Çünkü manda yetiştiriciliği,
başta Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olmak üzere çoğu kurum ve
üniversite tarafından destekleniyor. Düşük faizli ve uzun vadeli
krediler ise devlet bankalarında bu işin girişimcilerini bekliyor.
Kayseri Damızlık Birliği Başkanı Güney Çakı, özellikle mandanın süt ve
yoğurduna oldukça talep olduğunu ifade ediyor.
İnek sütünün litresinin 80 kuruş olmasına karşın manda sütünde bu fiyatın 2 TL’ye çıktığına dikkat çeken Çakı, “Manda yetiştiriciliği oldukça randımanlı. 100 başmanda için 80 bin TL yatırımyeterli. İstanbul’da Çatalca, Trakya bölgesi, Kayseri’nin Develi bölgesimanda yetiştiriciliği için uygun” diyor.
SUDA DOMATES - İsteyene anahtar teslim sera kuruluyor
İnek sütünün litresinin 80 kuruş olmasına karşın manda sütünde bu fiyatın 2 TL’ye çıktığına dikkat çeken Çakı, “Manda yetiştiriciliği oldukça randımanlı. 100 başmanda için 80 bin TL yatırımyeterli. İstanbul’da Çatalca, Trakya bölgesi, Kayseri’nin Develi bölgesimanda yetiştiriciliği için uygun” diyor.
SUDA DOMATES - İsteyene anahtar teslim sera kuruluyor
Suda domates üretimi aslında boru üretimi yapan ve Mir Holding çatısı
altında faaliyet gösteren Dizayn Grup’un bir projesi… Topraksız tarım
uygulaması alanında geliştirilen teknikle, bir kilo domates üretimi için
damla sulama yöntemiyle tüketilen 60 litre su miktarı altı litreye
düşürüldü. Bu üretim tekniğinde bitkinin kök bölgesindeki besinlere
60’ın üzerinde optimizasyon yapılıyor. Suyun debisi, Ph değeri
irdeleniyor. Ekolojik Tarım Sera Müdürü İlker Genç, suda domates
yetiştiriciliğiyle herhangi bir domates cinsinden iki buçuk kat daha
fazla verim alındığını belirtiyor. Bu yöntemle yapılan yetiştiricilikte
dönümbaşına 65 ile 80 ton arasında verimalınabildiğini kaydeden Genç,
“Anahtar teslimseralar kuruyoruz. Fide, gübre, ilaç, ambalaj gibi her
türlü ihtiyacı biz tedarik ediyoruz. Maliyeti dönüm başı 105 bin Euro.
Üç ile beş yıl arasında yatırımın geri dönüşü alınıyor. 10 bin metrekare
alanda, 1.2 milyon TL ciro yapmak mümkün” diyor.
CHAROLLAIS KUZUSU - Hızlı yetişen, çok yağsız koyun eti
CHAROLLAIS KUZUSU - Hızlı yetişen, çok yağsız koyun eti
Anavatanı
Fransa’nın Saone et Loire bölgesi olan Charollais koyunu, son
zamanlarda en gözde koyun çeşitlerinden biri. Genellikle eti için
yetiştirilen bu koyun, birçok ülkede yağsız kuzu eti için kullanılıyor.
Bu koyun ırkının en önemli özelliği ise kuzularının erken yetişmesi ve
etinin yağsız olması. Bu nedenle yetiştiriciler ve tüketiciler
tarafından tercih ediliyor. Ayrıca sütü de normal koyuna göre daha
fazla. Charollais koyununun normal koyuna göre yüzde 250 daha karlı
olduğunu söyleyen saanen.org Satış Müdürü Osman Atız, bu koyunların
genellikle Fransa ve Bulgaristan’dan ithalatının yapıldığını belirtiyor.
Bu koyun türünün üretimi için proje başlattıklarını belirten Atız, “İlk
koyunlarımızı aldık. Satışlara ise 2013 yılında başlayacağız” diyor.
Kuzuların satış fiyatı 800 lira. Kuzulardan ertesi yıl geri dönüş
alınabiliyor. Bu alanda yatırımı düşününler için karlı bir yatırım
olabilir.
ALTIN ÇİLEK - Avrupa altın çilek bekliyor
ALTIN ÇİLEK - Avrupa altın çilek bekliyor
Başbakan Tayyip Erdoğan alırken görüntülenince kilosu o günlerde 90
liraya kadar çıkan altın çilek, yasadışı üretilen bazı hapların ölümcül
sonuçlara neden olduğu söylentileri üzerine zor günler yaşasa da yine de
tüketici tarafından oldukça talep gören bir ürün. Bol lifli olması
nedeniyle zayıflamaya yardımcı olduğu ifade edilen altın çilek, yüksek C
vitamini özelliğiyle de dikkat çekiyor. Seralar ya da açık alanlarda bu
çilek yetiştirilebiliyor. Özellikle Mersin ve Antalya civarının bu ürün
için en uygun yetişme alanları olduğu ifade ediliyor. Bu işe hobi
olarak başlayan ancak daha sonra üretime geçen Murat Akkoç, “Hobi olarak
başladığım bu işte altı ayda 2 bin tonluk üretime ulaştım. Daha sonra
ürünü büyük marketlere pazarladım” diyor. Bu iş modeli için bir dönümlük
bir bahçe yeterli. Bin fide için bin TL yatırım yapılması gerekiyor. Bu
ürün, meyve-sebze hallerinin yanı sıra marketlere de pazarlanabilir.
Ayrıca ürün için Hollanda, Almanya, Fransa gibi AB ülkelerinden de talep
olduğu ifade ediliyor.
İSVİÇRELİ SAANEN KEÇİSİ - Keçi sütü yetiştiriciliğinde önemli alternatif
İSVİÇRELİ SAANEN KEÇİSİ - Keçi sütü yetiştiriciliğinde önemli alternatif
Adını
İsviçre’deki Saane Vadisinden alan Saanen keçileri, süt verimliliği,
kolay beslenmesi ve farklı koşullara kolaylıkla uyum sağlamasıyla keçi
besiciliğinde önemli bir yere sahip. Saanen ırkının en önemli
özelliklerinden birisi olan farklı iklim koşullarına uyma yeteneği
sayesinde, götürüldüğü yerlerde çok çabuk adapte olabiliyorlar. Erken
çağda cinsi olgunluğa ulaşıyor ve hızlı ürüyorlar. Bu da Saanen ırkının
yetiştirme yönünden en önemli avantajı. Ortalama 2.5 yaşında süt
verimleri ise yıllık ortalama 750 kilograma ulaşıyor. Bu keçiler kapalı
alanda bile yetiştirilebiliyor. Örneğin kullanılmayan meraların, bu
alanda yetiştiricilik yapmak isteyenler için uygun olduğu ifade
ediliyor. Bu keçiler oğlakken tanesi 400 TL’den, keçiyken ise 500 TL’den
alınabiliyor.
TRABZON HURMASI - Yüzüne bakılmazdı, şimdi çok tüketiliyor
Halk
arasında ‘Trabzon hurması’ olarak bilinen aynı zamanda Japon elması
olarak da anılan bu hurma çeşidi, son yıllarda halk arasında oldukça
tüketilmeye başlandı. Domatesi andıran görüntüsüyle diğer hurmalardan
ayrılan Trabzon hurması, en rahat Akdeniz ikliminde yetişiyor. Bu
hurmanın en avantajlı özelliği ise ekiminde kullanılan toprak türünün
önemli olmaması. Darende Kaymakamlığı Ziraat Mühendisi İlker Bıçakçı,
bugüne kadar hiçbir üreticinin bu ürünle ilgili sorun yaşamadığına
dikkat çekiyor. Halk arasında da ürünün oldukça talep gördüğünü ifade
eden Bıçakçı, “Ekim için en uygun yerler, Hatay, Antakya, Mersin ve
Malatya. Üçüncü yılın sonunda meyvesini vermeye başlıyor, beşinci yılın
sonunda ise ağaçlar ortalama verime kavuşuyor” diyor. Bu iş modeli
ortalama 30 dönümlük bir araziye kurulabilir. 30 dönüm bir araziye
yaklaşık 40 bin ağaç dikilebiliyor. Bir ağaçtan ortalama 30 kilogram
ürün alınabiliyor. Ortalama yatırım ise 55 bin ile 60 bin TL arasında
değişiyor.
ORGANİK BAL - İyi bal rafta kalmıyor
ORGANİK BAL - İyi bal rafta kalmıyor
Türkiye,
bal üretiminde dünyanın sayılı doğal üretim alanlarına sahip. Özellikle
Toroslar ve Doğu Anadolu'nun yüksek yaylarından elde edilen ballar
kalitesiyle, Doğu Karadeniz’deki ballar ise tıbbi nitelikleriyle öne
çıkıyor. Son yıllarda organik bala olan talepteki artış dikkat çekici.
Özellikle son günlerde yaşanan sahte bal krizinin ardından tüketicinin
‘en doğal’a olan yönelişi de bu noktada girişimciler için fırsatlar
yaratıyor. Gebze Bal Üreticileri Birliği Başkanı Kadir Gürkan, organik
bal üretimi için yerleşim yerlerine en az 5 kilometre uzaklıkta bir
alana, kimyasal boya içermeyen peteklere ihtiyaç olduğunu söylüyor.
Organik bal üreticisi olmak için en az 2-3 yıl sürekli denetimlerden
sonra organik üretim sertifikası alınabiliyor. Gürkan, özellikle
İstanbul’un Şile ilçesi ile Çankırı’nın Çerkeş yaylarının üretim için
uygun olduğunu vurguluyor. Bir kovanın maliyeti 250 ile 300 TL arasında
değişiyor. Minimum 200 ile 300 kovan alınması gerekiyor. Bir kovanın
toplam yıllık üretimi ise 18 ile 30 kilogram arasında değişiyor. Normal
balın kilogramı 25 ile 30 TL arasında satılırken, bu rakam organikte 150
ile 200 TL arasında değişiyor.
SÜS BİTKİSİ - İhracat kanalları giderek genişliyor
SÜS BİTKİSİ - İhracat kanalları giderek genişliyor
Süs
bitkileri sektörü 2011 yılında ihracatta yeni bir rekora imza attı.
Türkiye süs bitkileri ihracatı geçtiğimiz yıl yüzde 36 artarak 76.3
milyon dolara ulaştı. Sektör devamlı büyüme trendi içerisinde. Zira
sektörün önemli üreticilerden olan İtalya, İspanya gibi rakip ülkelerin
yüksek üretim maliyetleri nedeniyle üretimi bırakmaları da Türkiye için
bir avantaj sunuyor. Süs Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları Birliği
Başkanı Osman Bağdatlıoğlu, canlı bitki ve peyzaj ürünleri üretim ve
ihracatının giderek önem kazandığını söylüyor. Bu ürünlerin üretimi ve
yatırımının önümüzdeki dönemde ihracat açısından gelecek vaat ettiğini
belirten Bağdatlıoğlu, şöyle devam ediyor: “İhracatta özellikle canlı
bitkiler önemli artış kaydediyor. Bu ürün grubunda Türkmenistan, Irak,
Azerbaycan ve Özbekistan gibi pazarlarda ihracatımız artıyor. Ayrıca
kesme çiçekte karanfil ve gerbera en çok ihraç edilen türler. Bu
türleri, krizantem, lilium, lisianthus, anemone ve yeşillikler izliyor.
Hazır buketler de ihracatta önem kazanıyor.”
Ortalama yatırım büyüklüğü ürüne göre farklılık gösteriyor. Ancak bu işe adım atmak için ilk etapta uygun iklim koşullarına sahip araziye ihtiyaç duyuluyor. Antalya gibi kıyı şeridinde daha çok iç pazara yönelik ve Irak Azerbaycan ve Türkmenistan gibi pazarlara ihraç edilmek üzere dış mekan bitkileri üretimi yapılıyor. Yüksek kesimlerde yapılan üretim ise Rusya, Avrupa ülkeleri gibi soğuk iklime dayanıklı çeşitler olarak ihraç ediliyor.
ORGANİK AYRAN - İlk girişimcisi Tire’den çıktı
Ortalama yatırım büyüklüğü ürüne göre farklılık gösteriyor. Ancak bu işe adım atmak için ilk etapta uygun iklim koşullarına sahip araziye ihtiyaç duyuluyor. Antalya gibi kıyı şeridinde daha çok iç pazara yönelik ve Irak Azerbaycan ve Türkmenistan gibi pazarlara ihraç edilmek üzere dış mekan bitkileri üretimi yapılıyor. Yüksek kesimlerde yapılan üretim ise Rusya, Avrupa ülkeleri gibi soğuk iklime dayanıklı çeşitler olarak ihraç ediliyor.
ORGANİK AYRAN - İlk girişimcisi Tire’den çıktı
Türkiye’de
organik ürünlere olan talep bu alanda yeni ürünleri de beraberinde
getiriyor. Organik sütten sonra şimdi de Tire Süt Kooperatifi organik
ayranı piyasaya sundu. Tamamen organik sütten elde edilen organik
ayranlar, İstanbul, Ankara ve İzmir'de Migros, Tansaş ve Kipa
hipermarketlerinin yanı sıra, İzmir'de Pehlivanoğlu süpermarketlerinde
satışa sunuldu. Organik ayranın kısa bir süre önce piyasaya sunulmasına
karşın oldukça beğenildiğini söyleyen Tire Süt Kooperatifi Basın
Danışmanı Koray Hoylu, “Tüketice doğal ürünlere bir dönüş var. Şimdi
otellerden de teklifler almaya başladık.Tire Süt Kooperatifleri olarak
ayrıca bayilik veriyoruz. Süt, ayran, sucuk ve Tire köfteden oluşan bu
konsept girişimciler için yeni bir iş modeli oluşturabilir” diyor. Cam
şişede litrelik olarak satışa sunulan organik ayranın satış fiyatı ise
3.15 TL.
KAHVALTILIK - Biraz domates, biraz zeytin peynir...
KAHVALTILIK - Biraz domates, biraz zeytin peynir...
Özellikle
organize sanayi bölgeleri, fabrika ve iş merkezlerinin yoğun olduğu
bölgelerde, kahvaltı ciddi bir sorun. Bunun nedeni işlek caddelere
nazaran bu bölgelerde kahvaltı yapılacak mekanların yetersiz olması. Bu
boşluğu gören Seyidoğlu, kahvaltı büfeleri kurmaya başladı. Peynir,
zeytin reçel, tereyağı, domates, salatalık gibi temel kahvaltılıkları
vakumlayarak tek tabakta bir araya getiriyor ve günlük taze olarak
tüketiciye sunuyor. Örneğin, bu kahvaltı menüsünü alıp çantanızda veya
arabanızda kolaylıkla taşıyabilir, istediğiniz yerde kahvaltınızı
yapabilirsiniz. Seyidoğlu Genel Müdürü Mehmet Göksu, bu konuda
franchising verdiklerini söyleyerek, “20 bin dolar franchise giriş
bedeli alıyoruz. Tüm mimari konsept ve mağaza demirbaşları için de 60
bin TL yatırım gerekiyor. Biz anahtar teslimi mağazalar sunuyoruz.
Yatırımcı ilk sekiz ayda tüm maliyeti amorti edip kara geçebiliyor”
diyor.
YAŞLI BAKIM MERKEZLERİ - Yaşlanan Türkiye’ye yeni girişimler gerekiyor
YAŞLI BAKIM MERKEZLERİ - Yaşlanan Türkiye’ye yeni girişimler gerekiyor
Avrupa
ülkeleri arasında en genç nüfusa sahip olan Türkiye de giderek yaşlanan
ülkeler arasına girmeye başladı. Zira şu anda 60 yaş üzeri 6 milyon
kişinin bulunduğu nüfusun 2050 yılında 17 milyona ulaşması öngörülüyor.
Bu durum kendi içinde bir yaşlı ekonomisini de yaratacak kuşkusuz. Bu
potansiyeli gören şirketler, Türkiye’ye yatırıma başladı bile. Örneğin,
dünya genelinde 3 bin 200 yatak kapasiteli 42 huzurevi bulunan
Avrupa’nın alanında liderlerinden Senior Assist Sağlık Grubu, Türkiye’de
+60 yaşam evleri ile hizmet sunmaya başladı. Şirketin genel müdürü
Mustafa Irgat, Türkiye’nin yaşlanmasıyla birlikte özellikle mimari,
tekstil alanlarının yanı sıra, basit kullanımlı cep telefonları, büyük
numaralı sabit telefon makineleri, televizyon kumandaları gibi pek çok
alanda yeni girişim fırsatları doğacağını söylüyor.
Irgat,
şunları belirtiyor: “Örneğin, uygun ayakkabı giyme, çorap giyme
aparatları, uygun döşeme ile yaşlı ergonomisine uygun ebatlarda her
türlü ev eşya ve malzemesi üretimi de yeni bir iş kolu olarak ortaya
çıkacak. Sadece yaşlılar için üretilecek vücut bakım ürünleri (gero-body
lotion) bu alanda çok önemli bir eksikliği giderecek. Kalorisi ve
vitamin mineral değerleri ayarlanmış beslenme olanağı sunacak olan
yiyecek-içecek zincirleri de önemli bir iş kolu haline gelecek. Bugün
dünyada anahtar teslim yaşlı bakım merkezleri inşa eden, inşaat
firmaları mevcut. Ülkemizde henüz bu konuda know-how’a sahip yerli bir
girişimci yok.”
ÇAY - Uzakdoğu çaylarında fırsat var
ÇAY - Uzakdoğu çaylarında fırsat var
Türkiye en fazla çay tüketen ülkeler arasında yer alıyor. Artık market
raflarında da çay çeşitlerinin arttığını görüyoruz. Örneğin, Vietnam’da
özel yetiştirilen ve Lotus çiçeğinden yapılan Lotus çayı, kilo vermeye
yardımcı olan Jasmine çayı akla ilk gelenler. Bu alanda büyük bir pazar
ve girişim fırsatı sözkonusu. İnternetten yapılacak bir araştırmayla siz
de farklı çay çeşitlerini Türkiye pazarına sunabilirsiniz. Bunun son
örneklerinden biri ise iki girişimcinin getirdiği ve belirli
karışımlardan oluşan, adını Uzakdoğu felsefesinden alan ve anlamı ‘çaya
giden yol’ olan Chado… Chado’da Vietnam, Çin, Hindistan, Kore, Japonya,
Güney Afrika, Brezilya her bölgenin kendine özel çayları mevcut. Barış
Çekin ve Tunç Berkman tarafından Türkiye'ye getirilen Chado Çay,
Papermoon'dan Backyard'a Pipa'dan Godiva mağazalarına kadar ünlü
mekanlarda sunuluyor. Kısa zamanda piyasaya girmesine rağmen internetten
ve özel mekanlarda satış yapılıyor. Çay dışında bu çayların özel cam
demlikleri, mumları, bardaklarının da satışı yapılıyor. Barış Çekin,
Chado’yu tüketen müşteri kitlesinin yüzde 80’ini kadınlar oluştururken
son zamanlarda erkek müşteri kitlesinde de büyük bir artış olduğunu
ifade ediyor. Fiyatlar paket olarak 15 TL ile 25 TL arasında değişiyor.
Bunun dışındaki diğer fırsatlar ise şöyle ;
Küf tutmayan tablet salça, yurtdışında kilosu 300 dolara alıcı bulan Brezilya mantarı, web tabanlı elektronik fiyat etiketi, ısıtan ya da soğutan elektrikli battaniye... işte girişimci bekleyen 91 orijinal iş fikri...
EBİLTEM (Ege Üniversitesi Bilim Teknoloji Uygulama ve Araştırma
Merkezi) iş fikirleri konusunda öncü bir kurum. Dünya pazarlarında talep
görebilecek birçok iş fikri EBİLTEM bünyesinde mevcut.
Kurum koordinatörlüğünde düzenlenecek "Özgün Çözümler Proje Pazarı ve Yarışması"nda yenilikçi projeler sergilenecek.
Kurum koordinatörlüğünde düzenlenecek "Özgün Çözümler Proje Pazarı ve Yarışması"nda yenilikçi projeler sergilenecek.
PARA Dergisi'nden Ersan Çıplak'ın yaptığı haderde,aralarında küçük
ve orta ölçekli işletmelerin, bireysel girişimcilerin de
uygulayabileceği ve kolaylıkla finansman bulunabilecek projeler var.
Etkinlik, 8-9 Aralık 2009'da Ege Üniversitesi kampüsünde bulunan Prof.
Dr. Yusuf Vardar MÖTBE Kültür Merkezi'nde düzenlenecek.Etkinlik
süresince proje sahipleriyle ikili görüşme yapma imkanı bulabilirsiniz..
Geliştirilmiş hasat makinesi
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, KOSGEB desteğiyle yenilikçi bir hasat makinesi geliştirdi. Bu makine traktöre takılı bir vaziyette çalışıyor. Hasat makinesinin çok önemli bir özelliğe var. Örneğin, hareket halindeyken kendini sürekli olarak dengede tutabiliyor. Bu özellik dünyada bir ilk.
Bu mantarın kilosu 300 dolar
Tanrının mantarı, güneş mantarı, badem aromalı portobella ya da Brezilya mantarı gibi isimlerle tanınan agaricus brasiliensis mantarı henüz Türkiye'de üretilmiyor. Ancak uluslararası pazarlarda ki losu 300-350 dolardan adeta kapışılıyor.Ege Üniversitesi'nden Neşe Adanacıoğlu,Kaya Boztok, Dursun Eşiyok ve R. Cengiz Akdeniz tarafında gerçekleştirilen bu projeyle brasiliensis'in Türkiye'de üretimine uygun besin ortamı ve hazırlama tekniği, örtü toprağı materyali ve serim tekniği belirlenmiş ve üretim sırasında uygulanması gereken ışık şiddetinin yoğunluğu tespit edilmiş. Akdeniz, ülkemiz koşullarında brasiliensis üretiminin kolaylıkla yapılabileceği bir teknoloji geliştirdiklerini söylüyor.
Hayat kurtaran "kolye"
Yaşlı, sağlık problemleri olan ve yalnız yaşayan insanların zor anlarında acil yardım ekiplerine ulaşabilmeleri hayati önem taşıyor, işte bu gerçekten yolan çıkan Bindevre Mekatronik şirketinden Dr. Hikmet Gürbüz, "umut kolyesi" adını verdiği yenilikçi bir cihaz geliştirmiş. Bu cihaz, önceden kaydedilmiş 8 numarayı otomatik olarak arayıp, önceden girilmiş sesli mesajı karşı tarafa iletiyor.
Diyelim ki bir kriz anında yere yığılıp kaldınız ve telefona ulaşamıyorsunuz. Böyle bir durumda ambulans çağırmak için umut kolyenizin üzerindeki tuşa basmanız yeterli. Peki yardım ekibi geldiğinde kapıyı kim açacak? ilkyardım ekibi eve ulaştığında zile basması yeterli. Kriz anında saniyelerin bile önemli olduğu durumda kapı umut kolyesi tarafından otomatik olarak açılacak ve sistem kendini resetleyecek.
Bundan sonra zil çalınması durumunda kapı açılmayacak. Ta ki umut kolyesine tekrar basılıncaya kadar. Bu sistem sadece ambulans çağrılmasında kullanılmıyor. Doğalgaz sızıntısı ya da yangın tehlikesi gibi diğer tehlikeli zamanlarda da kullanılabiliyor.
Isıtan ve soğutan battaniye
iklim değişikliğiyle gelen küresel ısınma insanlarının uyku
düzenini de bozmaya başladı. Uykusuzluğa bağlı olarak vücudun yeteri
kadar dinlenmemesi çeşitli problemlere yaratabiliyor. Bu tip sorunları
ortadan kaldırmak için rahat ve düzenli bir uyku şart. Ege Üniversitesi
Ege Meslek Yüksekokulu'ndan Yrd. Doç. Mustafa Berkant Selek ve öğrenci
Ömer Buğra Demiröz, konforlu bir uyku için ısıtan ve soğutan elektrikli
battaniye öneriyor. Isı ayarlama özelliği olan bu battaniyeyle
istediğiniz sıcaklıkta veya soğuklukta rahatça uyuyabiliyorsunuz. Bu
yenilikçi battaniye yazın aşırı sıcakta en fazla 18 dereceye kadar
soğutma, kışın aşırı soğukta en fazla 40 dereceye kadar ısıtma
yapabiliyor..
Ekonomist kaynaklı haberimizi tüm girişimci okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder