10 Nisan 2011 Pazar

ÖSYM Anonim Şirketi!


Adeta bir sınav tekeli haline gelen ÖSYM, 4 milyona yakın kişinin girdiği 40'ı aşkın sınavla her yıl 200 milyon liraya ulaşan bir ciro yaratıyor. 

 Türkiye’de sınav tekeli olan ÖSYM, ekonomik açıdan tam anlamıyla bir anonim şirket haline geldi. Yılda ortalama 40’a yakın sınav yapıyor. Bu sınavlara giren sayısı ise 4 milyonu buluyor. İşte bu devasa kitlenin harcamaları her yıl devasa bir ekonomi de yaratıyor. Türkiye’de tüm sınavların yarattığı ekonomik cironun 5 milyar lirayı bulduğu tahmin ediliyor. Bunun üçte ikisini ise ÖSYM’nin faaliyetleri oluşturuyor. 

ÖSYM’nin açtığı sınavların giriş ücreti 20 liradan başlayıp 150 liraya çıkıyor. Kurumun bir yıllık sınav harcaması 90 milyon lira civarında. Bunun ağırlıklı kısmını üniversite sınavı oluşturuyor. Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) için harcanan
para 38.5 milyon lira. İkinci sırada 23.1 milyon lira ile Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) geliyor. Bu gider rakamlarına karşın ÖSYM’nin başvuru ücretleri üzerinden kasasına giren miktar ise harcamaların neredeyse iki katı. Örneğin; son YGS sınavından kurum 60 milyon liraya yakın bir gelir elde etti. Tüm yıl boyunca sınav geliri 200 milyon liraya ulaşıyor. 

Bu sınav ekonomisi çevresinde dershanesinden kitapçısına, özel ders verenlerden okulların açtığı kurslara kadar oldukça büyük iş hacmi yaratıyor. Nitekim ÖSYM’nin doğrudan kalkındırdığı en önemli şirket, kurumun yegâne tedarikçisi Bilkent Holding bünyesindeki Meteksan. 2011’deki YGS ihalesini 3.4 milyon liraya
alan da Meteksan. 

Soruları da sattı 

Şifre skandalı ile gündeme gelen son YGS’de ÖSYM yeni bir gelir kapısı daha açtı. Sorular ve yanıtlar 100 bin lira bedelle ilk kez bu yıl sınavdan sonra satıldı. Aynı uygulama LYS için de yapıldı. Onun rayici de 100 bin lira olarak belirlendi. Üstelik ÖSYM ikisini birden almak isteyene 50 bin liralık indirim yaptı.

  Buna keza,,

YGS karmaşası devam ediyor. Öğrenciler Yurdun her bir yerinde sokağa düştü yapılan haksızlığı protesto ediyorlar kendi çaplarında. Ama bitmek ve tükenmek bilmeyen karmaşa hala devam ediyor.Uzmanlar biran önce YGS nin iptal olmasını ve acilen yeni bir sınav yapılmasını fikrinde birleşiyor.Sınav iptal olursa yeni bir sınav ne zaman yapılır? Öğrencilerin aklında binbir soru işareti yer alıyor.
27 Mart'ta yapılan YGS milyonlarca genci ve aileleri etkileyecek bir şaibe altında. Bu yıl ilk kez uygulanan kişiye özel soru kitapçığında bulunan şifreleri kriptologlar ve matematikçiler doğruluyor. Eğitimciler de gençlerin bu psikolojiyle ikinci sınava girmelerinin sağlıklı olmayacağı konusunda hemfikir.

Aşağıda ayrıntılarıyla okuyacağınız açıklamaların ışığında, bu sınavın iptal edilmesi, gençlerin geleceklerini şekillendirecek sınavın yeniden yapılması gerektiğini söylüyoruz. Bu karar acilen alınmalı. Her geçen gün gençlerin üzerindeki sınav stresi artıyor, bu kadar şaibe altında yapılacak ikinci sınav onca emeğin çöpe gitmesine neden olabilir. Sorunun tek çözümü var: Sınavı iptal etmek.


İPTAL ETMEK AKILLICA OLUR
Öğrencilerin içinde bulunduğu psikolojik duruma dikkat çekken eğitimci Cihat Şener, "Sınavı iptal etmenin akıllıca olacağını, aksi durumun etik olmayacağını" söyledi.

Şener, önerilerini "Bu konuda asıl fikir belirtmesi gereken öğrenci. Beni bundan sonrası ilgilendiriyor. Bundan sonrasına ait seçenekler; iptal edilirse ya yeniden sınav yapılır ya yeniden sınav yapılmaz. Yeniden sınav yapılırsa bu bir ay ertleme demek, çok tatsız bir durum. İptal edilir, YGS tekrarlanmazsa LYS esas alınmalı ama soruların yarısı LYS, yarısı da YGS düzeyinde olmalı." şeklinde sıraladı ve şöyle devam etti: "Bu sınavın iptaliyle yetinmemeli. Bu iddialara açıklık getirilmelidir. 'Acemeliğimize geldi' açıklamasıyla yetinilmemelidir. Sınav iptal edilmezse etik olmaz, edilmesi daha akıllı olur. Çocukların keyfi kaçmış zaten."

ELLERİNE YÜZLERİNE BULAŞTIRDILAR
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk ise sınavın iptal edilmesinin yanı sıra, ÖSYM yönetiminin de gitmesi gerektiğini söyledi.

Koncuk şunları söyledi: "Önce ÖSYM Başkanı derhal görevi bırakmalı. Başkanın yapacağı bir sınava artık vatandaşımızın güven duymayacağı açıktır. Bu ekibin acemelik ötesi bir tavır sergilediklerini, hem soru kitapçıklarının hazırlanması aşamasında hem de şifre iddiasından sonra gördük. Ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Önce başta Başkan Ali Demir, bu ekip gitmeli.

Elbette sınav sonuçları artık vatandaşlarımızın güven duymadığı sonuçlardır. Dolayısıyla bu sonuçlara göre öğrenci yerleştirmek bir takım kaygıları beraberinde getirecektir. Bu sınavların yenilenmesi gerekir.

Teknik olarak LYS sonuçlarına göre öğrenci albiliriz. Ama adil olmaz LYS biraz daha farklı bir sınav. Tek şans vermek gibi de değerlendiririyorum. Sınavın yenilenmesi, süreci belki bir ay uzatabilir ama sağlıklı sonuçlar elde edilmiş olur.

MATEMETİKÇİLER VE KRİPTOLOGLAR NE DİYOR

Türkiye'nin önde gelen matematikçilerinden Prof. Ali Nesin, şifreyi herkesin anlayabileceği şekilde açıklıyor: En büyük cevabın sağındaki şıkkı işaretle, 23 soru cepte! Üstelik bu yöntem sadece matematikte değil, sayısal şıkların bulunduğu diğer testlerde de geçerli olacağını söylüyor.

Taraf Gazetesi'ne konuşan Nesin,  “Sınava şaibe düştüğünü, kasıt da olsa beceriksizlik de olsa her iki durumda da sorumluların istifa etmesi” gerektiğini vurguladı. Ali Nesin kuşkular nedeniyle “belli bir puanın üstünde puan almış adayların kitapçıklarının” kontrol edilmesi gerektiğini savundu.
ESKİ SİSTEM DAHA SAĞLIKLI
ODTÜ Kriptoloji Öğretim Üyesi Doç. Dr. Melek Diker Yücel de Ali Nesin'in söylediklerini doğruladı ve ÖSYM'nin kişiye özel soru kitapçığı yöntemini eleştirdi:

"Bundan sonra eskiden olduğu gibi 10 soru kitapçığına bağlı kalınmalıdır. Kişiye özel soru kitapçığı kesinlikle kullanılmamamlıdır. ÖSYM bu yöntemi değiştirmezse önümüzdeki sınavlarda öğrenci şifre aramaya başlayacaktır. Benim kanım bu sınav kesinlikle iptal edilmelidir ve 10 soru kitapçığına geri dönülmelidir.

SİSTEM HATALI
ODTÜ Kriptoloji Bölümü Ana BilimDalı Başkanı Prof. Dr. Ersan Akyıldız “Şifreleme olduğu ortaya çıktı. Bu sistemin ürettiği bir yanlış, sınav iptali olmasın için yeterliydi” sözleriyle bu bilgiler ortaya çıkmasa bile sınavın iptal edilmesi gerektiğini savundu. Prof. Gül’ün de kabul ettiği “Z5Medyan” veya “Beşli Tekrar”, “Çember çevirme” olarak da isimlendirilen şablon uygulandığında doğru yanıtlara ulaşılması “sınavın iptali için iki neden de hazır” söylemlerini güçlendirdi.
TESADÜF OLAMAZ
Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Baykal ise şifre iddialarının "tesadüfle" açıklanamayacağını söyledi. Prof. Baykal, sınavın iptal edilip LYS ile yerleştirme yapılması gerektiğini söyledi.

Aynı sorun kpss sınavında da yaşanmış ve bir çok şaibenin konuşulmasına yolaçmıştı....
Peki aydınlar ,yazarlar ne diyor,,,


Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi (KKEF) Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sırrı Akbaba, üniversitelere öğrenci yerleştirilmesinde kullanılan sınav sistemine farklı bir bakış açısı getirdi. Akbaba, öğrencilerin bilgilerinin ölçülmesi suretiyle yapılan sınavlarda, kişilik özelliklerinin ölçülmesine yarayan yöntemlere de başvurulması gerektiğini kaydederek, “Ülkemizdeki sınav sisteminde çok önemli bir ayrıntıyı gözden kaçırıyoruz. O da, öğrencilerin kişilik özelliklerine uygun meslek alanlarında yüksek öğrenim görmeleri gerçeğidir.” diye konuştu.

//İLGİ DUYDUKLARI MESLEK ALANLARININ BELİRLENMESİ

Öğrencilerin bilgilerinin ölçülmesi gibi, kişilik özelliklerinin de ölçülmesi ve ilgi duydukları meslek alanlarının belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Sırrı Akbaba, öğrencilerin bu veriler ışığında üniversitelere yerleştirilmelerinin, sağlam bir gelecek tesis etme açısından büyük önem taşıyacağını kaydetti. Türkiye’deki eğitim otoritelerinin tamamının, bu kaygıyı taşımalarının şart olduğunu, fakat gelinen nokta itibariyle böyle bir durumun söz konusu bile edilmediğini vurgulayan Sırrı Akbaba, “Unutulmaması gereken bir gerçek vardır, o da; insanların başarıyı hep ilgi duydukları alanda yakalıyor olmalarıdır. Bu bilimsel de bir gerçekliktir.” şeklinde konuştu.  

//ENVANTER ARAÇLARI İHTİYACI

Eğitim sistemi içerisine, öğrencilerin en çok ilgi duydukları alanlardan başlayarak, en az ilgi duydukları alanlara kadar kişilik özelliklerini tespit etmeye yarayan ilgi envanterlerinin dahil edilmesi önerisini getiren Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi (KKEF) Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sırrı Akbaba, mevcut sistem içerisinde birçok öğrencinin hiç ilgi bile duymadıkları alanlarda yüksek öğrenim görmek durumunda kalabildiklerine dikkat çekerek, “Sisteme dahil edilecek bu ilgi envanterleri sayesinde hiçbir öğrenci, istemediği ve ilgi duymadığı bir alanda üniversiteye yerleştirilmek zorunda bırakılmayacak. İlgi envanterlerinden elde edilen bilgiler, üniversite kapılarındaki gereksiz yığılmanın da önüne geçecektir. Çünkü bu sayede alanlar ve bölümlerin kapıları hep ilgililerine açılacaktır.” dedi. Bu amaç doğrultusunda yapılacak olan yerleştirmelerin, üniversitelerdeki eğitim kalitesini artırmanın yanında, öğrencilerin kariyer geliştirme süreçlerine de olumlu katkı sunacağını belirten Akbaba, sistem yöneticilerini bu ortak payda üzerinde buluşmaya çağırarak, “Bu kaygıyı bugün taşırsak, gençlerimizin gelecekleri konusunda kaygılanmamıza da gerek kalmayacak.” ifadesini kullandı.



 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder